top of page

Plüton 60'ıncı heksagramda

17 Mart 2021 ile 5 Aralık 2025 arası Plüton 60'ıncı kapıda seyretmekte. Nahoş gerçek, tatlı bir yalandan daha şifalıdır ...

ree

Dünya topluluğu olarak çok ilginç zamanlar yaşamaktayız. Bildiğimiz düzen, bildiğimiz bir çok yapı, değer vs. yavaş yavaş yıkılmakta.

Bir aracın içinde ayakta hiç bir şeye tutunmadan durduğunu hayal et. Bir anda araç hareket etmeye başladığında seni sallar ve bu sallanma sende doğal olarak merkezini, yani karın kaslarını sıkarak dengeyi sağlama çabasına iter. :) Bedenin düşmemek için merkezi gücünü devreye sokar yani. Aslında tam olarak da kendinde şu zamanlarda beslemen gereken tutum bu. Kendi merkezi gücüne odaklı olman. Ama bu konuya tekrar döneceğim …

Bugün transitin yavaş ilerleyen, daha doğrusu uzun süreler transitte yerini alan etkilerinden birine değineceğim. Bu etkileri hepimiz soluyoruz. Bunun tezahürünü hayatlarımızda gözlemlememiz de hiç zor değil. Örnekler de vereceğim. Transit, bizlere hangi konular üzerinden koşullandığımızı gösterir. Programın, bizler üzerinden tezahürünü gösterir. Bugün, transitin en uzun ve yavaş etkisini bizlere deneyimleten Plüton’a değineceğim. Plüton, bir kapıda (özellikte) 1413 gün kalır - bu neredeyse 4 yıl eder. Gördüğümüz manzaranın arka fonunu temsil eder. Plüton, geçtiği özelliğin etkisini yavaş yavaş var olan düzene, yapıya işler. Karanlıktan geleni, dönüşümü ve gerçekleri temsil eder. Hem kolektif hem de bireysel düzlemde karanlıktan gelen gerçeklerimizi 17 Mart 2021’den 5 Aralık 2025’e kadar 60’ıncı kapının temsil ettiği konular üzerinden tecrübe etmekteyiz, edeceğiz.

O halde kısaca 60’ıncı kapının anlamına bakalım. 60, her şeyden önce bir baskı özelliğidir. Kök merkezine ait bir kapıdır. Yeniliği (mutasyonu) oluşturabilecek yakıtı ve itmeyi sağlar. Yeniliği tetikleyen bir etki varsa eğer, geçmiş geçmiştir. Dolayısıyla kısıtla(n)ma (bir diğer adıyla da ‘sınırlama’) kapısı olan 60 bizlere eskinin, bildiğimiz gerçeklerin bittiğini di gösteriyor böylece. Mutasyon kanalının parçası olan bu etki melankoliyi tetikler. Belirsizlikle tetiklenen melankoliyi. Ve bu melankolik haller adlandırılmaya, sebep aramaya, düzeltilmeye kalkıldığında daha da ağır bir baskıya dönüşüp depresif bir etki olarak tecrübe edilir. Bir sürece, ilişkiye, düzene, kavrama … burayı sen doldur hapsolmuşluk hissi verir böylece. ‘Kısıtla(n)maları aşacağız!’ umudu insanları bu etki altında yakıt görevi gören bir motivasyon olabiliyor ama şunu söyleyebilirim, bildiğimiz şekliyle, yani maddeye dayalı bir ‘büyüme ve genişleme’ bitti düzenimizde. Bunu zihnin sindirmesi zor. Bu yüzden dışarıda değil, bir kurtarıcı da da hiç bir şeyin cevabı!!!


Önümüzdeki zamanlarda bu daha da netleşip toplumsal bilince işleyecektir. Henüz kolektif olarak kısıtlanmaların tam olarak ne olduğunun veya etkilerinin farkına varmadık çünkü. Sürecin çok başındayız.


(Rave Mandala’da) 60’ıncı kapıdan sonra 41 gelir. Yani, tüm bu kısıtlanmalar bir azalmaya/kasılmaya sebep olacaktır. 41’in açıklamasında şu cümle var: ‘Gelişim potansiyelini en yüksek düzeye çıkaran, kaynakların kısıtlılığıdır.’ Çark dönüyor yani. Bizler de figüranlarıyız … olan biteni çok da ciddiye almamak lazım işte. ;)

Peki nedir bu kısıtlanmalar? Bireysel dizaynlarımıza göre kısıtlanmaları tecrübe ettiğimiz konular değişecektir. Maddi kısıtlanmalardan sağlık sorunlarına kadar … tayf geniş konu insanlık olunca. Ve bu tecrübe ettiğimiz kısıtlanmalar, engelleri deneyimlediğimiz alanlarda yeni bir düzen oluşturmaya itecektir bizleri.

Bu arada, yenilik yeniliktir. İyi veya kötü yok olan için. Tüm tecrübeleri iyiye veya kötüye, ışığa veya karanlığa ayıran zihinlerimiz.

Mevcut düzenin kısıtlayıcı gerçeklerine uyanıyoruz topluca. Buna dayalı olarak da harekete geçip bu engelleri aşma baskısı büyük elbette. Mevcut düzen dediğimde elbette makro boyuttan bahsediyorum ama bireysel hayatlarımızdaki konuları da kapsıyor burada aktardıklarım. Yani bireysel anlamda bizleri kısıtlayan gerçekleri ailemizden gelen travmalarda, ilişkilerimizde, anlaşmalarımızda, ortaklıklarımızda vs görebiliriz … Transit Plüton 60’ıncı kapının 5’inci çizgisinde çok sabit bir yansıma ile etkiliyor bizleri. Beni gülümseten bir tesadüftür ki benim dizaynımda da bu kapı tam olarak bu şekilde mevcut tanımsız bir Kök merkezinde; yani bilgeliğim. 60.5: Liderlik Liderler, içinde yaşadığımız düzeni yönetenler üzerinden kendi yansıttıklarımızla yüzleştiğimiz ve bu anlamda kısıtlanmaları görüp istesek de istemesek de Plüton tarafından kabul etmeye baskılandığımız bir süreçteyiz. Yani gerçekten bir kurtarıcı arıyor oluyoruz engelleri aşmak için. Makro düzlemde, bu bir olası kurtarıcı yönetici arayışı ve böyle biri mevcut olduğunda ona yansıtılan tüm umutları temsil ediyor. Bireysel düzlemde ise, kısıtlanmış hissettiğin konu her ne ise, o konuya birilerinin gelip el atacağını ve seni kurtaracağını ümit etmen anlamına geliyor.

Tam olarak burada 60’ın, Plüton filtresiyle öğretisi yüzeye çıkıyor. Plüton şamar atıyor yüzüne: ‘Kendine gel! Kurtarıcı yok. Engel sandıklarına karşı gelip panikle, stres ile ve fevri bir şekilde harekete geçersen daha fazla engel içinde bulursun kendini!’ diyor.

60’ın açıklamasında Rave I’Ching şöyle der: ‘Kısıtla(n)maları kabul etmek onları aşmaya giden yoldaki ilk adımdır.’ Kabul etmek. Ne kadar zor değil mi kendini ilah sanan zihin için? Hemen korkuyla kaos bulutunun içine atlıyor. Dizaynında (tanımlı veya tanımsız) Sakral merkezinde 3’üncü kapı varsa, 2021 ile 2025 yılları arası bu etkiyi çok güçlü bir şekilde tecrübe edersin. Hayatında adeta bir ‘yenilikler’ serisine itilmiş hissedebilirsin kendini. Dediğim gibi, iyi veya kötü … Hayatında büyük mutasyonlar deneyimlediğin bir dönem olarak bireysel tarihine geçecektir bu süreç.

Dizaynında tanımlı bir Kök merkezi olan ama normalde 60’ıncı kapısı olmayanlar da ara ara engellerle, sınırlarla ve kısıtlanmalarla karşılaşabilirler.

Dizaynlarında tanımsız bir Kök merkezi veya tanımsız Kök merkezinde uyuyan (atıl) bir 60’ı olanlar ise daha çok ‘dışarıda’ gözlemleyebilir bu konuları. Bilgeliğin tarafsız gözlem üzerinden oluşabileceği bir etkidir bu. (Ama elbette transit 3’ü de getirdiğinde buncağız da nasibini alabilir bu yenilik etkisinden. ;))

Dediğim gibi bu etkiyi hepimiz öyle ya da böyle tecrübe ediyoruz. Bu nedenle Strateji ve Otorite önemli! Sınırları aşmanın yolu hesap kitaplara dayalı stratejiler geliştirmek, zihinle bir şeylere inanmaya sıkı sıkı tutunmak değil. ‘Her şey yolunda’ya kendini zorla inandırmaya çalışmak duyguları bastırıp kendini kandırmaktır. ‘Nahoş gerçek tatlı bir yalandan çok daha şifalıdır’ der sevgili HD öğretmenlerimden Peter Schöber.

Doğru zamanlamayı ve doğru hareketi ancak bu iki aracımızı hayatımıza entegre ettiğimizde tecrübe ederiz. Kendi doğrumuzu yaşarız. Kendi doğrumuzu yaşamak merkezi güçlendirir. Böylece içindeki bulunduğun araç ne kadar sallanırsa sallansın sen sabit kalırsın, düşmezsin ve böylece etrafındakileri de güçlendirirsin. Sevgiyle 🌹 Elvin



Yorumlar


  • Instagram
bottom of page