top of page

MANİFESTÖR: Neden Bilgilendirmek?

Kapalı ve iten bir enerji mekaniğinin yalnızlık gerçeği.


ree


‘Manifestörlerin eşsiz güçlerini yola getirme zamanı. O gücü yola getirebilmek için Manifestör olmanın ne olduğunu kabullenmen gerekiyor. Kapalı ve iten bir auraya (enerji mekaniğine) sahip oldğunu kabullenmen gerekiyor. Bir odaya girdiğinde herkesin o enerjiyi hissettiğini kabullenmen gerekiyor. Harekete geçmeden önce bir diğerini bilgilendirmenin neden bu kadar önemli olduğu aşikar. Manifestör genelde enerjisinin yarattığı etkiyi yabana atıyor, hatta fark edemiyor. O doğru bir şekilde bilgilendirmediğinde, bir diğeri kendini tehdit altında hissedip hayal kırıklığını, hüsranı vs. kimyasal olarak dışarıya itip salgılıyor. Ve bununla birlikte tabii ki Manifestör de tüm bu sonuçlarla baş etmek zorunda kalıyor. Bu nedenle bilgilendirmek bir Manifestör için muazzam bir araç olabiliyor. Adım atmadan önce kornaya basması, anons yapması, insanları bilgilendirmesi mutlak bir gereksinim.’ Ra Uru Hu

jovianarchive.com'dan aldığım son istatistiklere göre Manifestör tipi Dünya nüfusunun %9.73’ünü oluşturmakta. Gerçeğimiz olarak deneyimlediğimiz bu düzende her birimiz eşsiz bir görevle, bir rol ile burada bulunmaktayız.

Manifestör tipi etki yaratan bir enerji mekaniğine sahip. Kapalı ve iten bir yapıya sahip olan enerjisi bir diğeriyle etkileşime girdiğinde bu itici güç tezahür ediyor. Etki diye adlandırdığımız kavaram da tam olarak bu tezahürden meydana gelen bir enerji hali.

‘Manifestör, aurasında itici bir mizaç taşır. Bu itici niteliğe ek olarak (hayata karşı) çekim de yoktur. Sıfır. Farklı kelimelerle açıklayacak olursam, Manifestör aurasında Manyetik Monopol’ün çekiciliği kısıtlı çalışır. Enerjisi bir diğerini güçlü bir şekilde kendine çekmez. Buna dayalı olarak da bir diğerinin Manifestöre olan tepkisi geri çekilmektir. Yani, tüm bunların sebebi de, basitçe, Manifestörün aurasının davetkar olmayışından kaynaklanmasıdır. Çekim gücü olmayan bir enerji mekaniği. Bu sebeple, Manifestörün Stratejisi (bilgilendirmek) bu durumun üstesinden gelmek için tasarlanmıştır. Bir Manifestör bilgilendirdiği ân, enerjisinin bir diğerini kendine çekmemesi durumunu tazmin eder.’ - Ra Uru HU-

… ve bir diğerinin, onun başını ağrıtan bir parazite dönüşmesinden kurtulmuş olur. Bu da benden bir ekleme olsun. ;)

18. YY’a kadar gezegenimizde iki tip mevcuttu, diyor Ra. Manifestörler ve Jeneratörler. Manifestör … hükmedenlerdendi. Jeneratör ise halktan … üretenlerden, çalışanlardan. Bu eski dünya ve düzendi. Artık o eski düzenin gerçekliliği kalmadığı için kuramsal olarak Manifestörlerin de bu düzende süreçleri başlatan o kıvılcımı sağlamak dışında bir işlevlerinin kalmadığını söylüyor Ra. Bir ân geliyor gözümün önüne. Jeneratör ve Projektörlerden oluşan yaklaşık 12 kişilik bir grupla hafta sonunu geçireceğimiz otelin bahçesinde bir akşam üstü oturup ‘mutfağı kullanarak yemek mi yapsak acaba? Ne yesek? Ne yapsak acaba?’ sorularıyla 10 dk ortaya karışık ses çıkardıktan sonra aramızda tek Manifestör olan sevdiceğimin ‘komşu kasabaya gidebiliriz yemek için’ demesi üzerine bir anda herkesin totosunu oturduğu yerden kaldırıp harekete geçmesi beni çok güldürmüştü. :D Manifestör çakmağı yakmıştı. 🔥 Etki bu. Bir süreci başlatan o güç olmak bu.


Etkinin kontrolü Manifestörün zihninde değil. Bir şeyleri başlatabilen olmanın sebebi, enerji mekaniğinin kapalı ve iten bir yapıya sahip olmasından ve İçsel Otoritesinden kaynaklıdır.

Hayatı ve bir diğerini kendine çekmediği için, doğru karar verdikten sonra harekete geçmesi gereken ve istediği her ne ise, o süreci başlatması gereken Manifestördür.

Manifestörün enerjisi konuşan bir enerji değil. Bu durum doğduğu an itibariyle bir diğeriyle olan etkileşiminde yanlış anlaşılmalara sebep olur ve kendini zaten diğerlerinden farklı ve muhtemelen yalnız hisseden Manifestörü daha da yalnızlaştırabilir. Diğer tiplerin Stratejileri doğaldır. Yani onların enerji mekaniğiyle birlikte paket halinde gelir. Ama Manifestör için bilgilendirmek doğal olan bir şey değil. Aslında bilgilendirmek zorunda da değil ama yalnız yaşamıyor işte bu dünyada. :) Bilgilendirdiğinde, okunmayan enerjisinin sertliğini karşısındakinin algısında bir nevi hafifletmiş oluyor. Aynı şekilde bir Manifestörün de bilgilendirilmesi gerekiyor. Soru sormak, emir vermek, imalarda bulunmak … onu sadece öfkelendirir ve geri çekilmesine sebep olur. Çocuk veya yetişkinde.


‘Bir Manifestörle başarılı bir ektileşim ancak farkında ve etkili bir iletişim yoluyla mümkün olur. Etkili bir iletişim konusunda belki de en çok zorlanan tiptir Manifestör; Bu düzende iletişim ‘sor ve emret’ aktarımıyla şekil almakta.

Manifestörü harekete geçirmek için ona soru sormuyorsun, ona emretmiyorsun, onu bilgilendiriyorsun. Onunla paylaşıyorsun. Yansız, tarafsız, her hangi bir ağırlık taşımayan bir paylaşımla. Bir Manifestör diğer tiplerle başarılı bir etkileşim deneyimlemek istiyorsa, onlara kendisiyle nasıl iletişime geçmeleri gerektiğini anlatmalıdır. (…) Bize biri emir vererek veya soru sorarak iletişime geçildiğinde, biz Manifestörlerden çok az doğal bir tepki alınır. Bence bu sebeple Manifestör olan çocukların sorunları öz olmayan bu düzende çok olabiliyor. Kimyasal olarak bir öfkelenme hali meydana geliyor. (Çocuk veya yetişkin) Bir Manifestöre, herhangi bir şey yapması için soru sorduğunda, kimyasal olarak öfke salgılanıyor.’ Ra Uru Hu

Bu öfke ile ‘baş etmek’ adına Manifestör zamanla farklı, zihinsel savunma mekanizmaları geliştirecektir. Bazıları, pasif kalmaya koşullanıp, öfkelerini bastırarak yaşamaya çalışıp da kendi kendini (bedenini) hasta eden bireylere dönüşürken bazıları da aşırı başına buyruk ve asi tavırlar sergilemeyi, tetiklenen öfkeleriyle baş etme mekanizması olarak kendilerine seçeceklerdir. Her iki durum Manifestörün kendini daha da yalnız hissetmesine sebep olacaktır …

Öz olmayan bu düzende Jeneratörler, özellikle de manifeste eden Jeneratörler, Manifestör olmaya çalışıyor ve Manifestörler ise Jeneratör olmaya koşullanıyor.

Süreçleri başlatma ve tezahür gücünü gerçek anlamda keşfettiği an, Manifestör, onun yol işareti olan içsel huzuru yavaş ama sağlam adımlarla deneyimlemeye başlar. İngilizcede kullanılan bir tabir vardır. ‘Go getter’ olmak … yani tuttuğunu koparan olmak. Sözlüğe yazdığımda karşıma şöyle bir liste çıkıyor: becerikli kişi; adam olacak çocuk; atılgan; parlak; vs. 7 merkezli olma haline sıkıca tutunan, öz olmayan bu düzenin asırlardır yüceleştirdiği bir sanı bu. Dolayısıyla Jeneratörün en yüksek oranda mevcut olduğu bu düzende, kollektif olarak sürekli bir şeylerin peşinden koşmaya, süreçleri başlatan olmaya koşullanıyoruz.

Manifestör olmaya çalışıyor herkes! Ve böylece hak ettiği hayatı kaçırıyor … bir takım şeyleri gerçek anlamda hayata geçirme enerjisi olan Manifestörlerimizin de önüne çıkmaya çalışıyoruz. Ne komik bir paradoks, öyle değil mi?! Halbuki insanlığın sadece yüzde 9.73’ü başlatan olmak için burada. Diğerleri, HAYATIN onlara ULAŞMASINI BEKLEMEK için burada.

Başlatma ve tezahür gücüyle, kapalı ve iten bir enerji mekaniğiyle donatılmış bir varlık olmak beraberinde reddedilme durumlarını da getiriyor. Diğer tipler ‘Manifestör’ olmayı ‘oh şahane, istediğini yapabilme gücü’ olarak anlayabiliyorlar. Her tipin, her profilin, her canlının hayat yolunda tecrübe etmesi gereken zorluklar var. Çünkü zorluklar da hayatın bütünselliğinde kıymetli birer unsur. Manifestörünki de o kapalı ve iten enerji mekaniğinin içinde, yalnız seyahat edeni tecrübe etmek. Bu yolda, başkalarının retleriyle karşılaşmak ve bundan etkilenmemeyi öğrenmek, belki bir çok kez yanlış anlaşılmak veya hatta hiç anlaşılmamak … Ayrıca bir süreci başlatabilme potansiyeline sahip olmak, zihinde hesap kitap yaparak adım atmak anlamına gelmiyor. Bu nedenle, Manifestörlerin her şeyden önce İçsel Otoritelerini bilmeleri ve uygulamaları, içsel huzuru tadabilme açısından çok ama çok önemli.

Öfke, Manifestörün yol işaretlendiren biri. Strateji ve İçsel Otoritesini uygulayan bir Manifestör bir daha asla öfke tecrübe etmeyecektir gibi bir sanrı oluşmasın. Öfke, bastırılması, kaçılması gereken bir sorun değil kesinlikle.


Bir Manifestörün yolunda beliren ve onun ilerlemesini engelleyen her şey ve her kimse kimyasal olarak içindeki öfkeyı tetikleyip salgılayabilir. Örneğin yolunda beliren bir taş. Taşa öfkelenir. Ama o öfkeyi kendini tanımlayan bir şey olarak görmemesi gerekir. Yani, taşa öfkelenip sinir krizine giriyorsa, taşı alıp kendi kafasına vuruyorsa …. 😬 vay haline. İşte o zaman, bu şekilde tecrübe edilen öfke Manifestöre hayatında bir şeylerin yolunda gitmediğini gösteren muazzam bir yol işareti olur. Lakin taşın bir anda önünde belirmesine öfkelenip, bağırıp taşı önünden attığında ise, yol daha berrak akar … ve burada bu şekilde deneyimlenen öfke gayet okdir, gayet sağlıklıdır. :) Benim 14 yıllık yol arkadaşım, sevdiceğim bir Manifestör. Onun evden çalıştığı günlerde, yarım saatlik aralarla aaarrrrhghghgh - hıırrrrrghhh diye kükreyen porsuk sesleri duymaya çok alışığım. :) ‘Oh, aziz haşmetmeap bey öfkesini yaşıyor maşallah!’ 😅 ‘Bizi diğerlerinden ayıran bir şey bu. Bağ(ım)lılıklar için burada değiliz. Çok sosyal, ayrık tanım, ben-ötesi bir dizaynın vs. olsa bile, Manifestör olmak öncelikle bu gerçeği yaşamaktan geçiyor. Yolculuğumuzu kendi başımıza tecrübe etmemiz gerekiyor. Diğer tipler için yolculuk daha akıcı, belki daha kolay. Sadece beklemek için buradalar. Bir şey geliyor ve ‘ıh ıh’ (evet) diyorsun. Çok tatlı. Bir davet geliyor ve ‘elbette!’ diyorsun. Çok tatlı.

Biz ise davet almıyoruz. Bunun için burada değiliz. Hayatın tezahürü bizde çok daha farklı işliyor. Kendi tasarımını bilmekten daha güzel bir şey yok bir Manifestör için. Ancak kendi tasarımının bilinciyle kendi doğalarını kabul edip bir diğerinin onlar için orada olup olmayacağı hakkında endişeli olmaktan vazgeçebiliyorlar. Hayatta bir Manifestörü sevmekten daha zor bir şeyin olduğunu düşünmüyorum, gerçekten. Bu, bizim sıcak ve sevgisini gösteren olamayışımızdan kaynaklı değil. Bizler de, diğer tüm canlılar gibi bu konu da son derece yetenekliyiz. Ama enerji mekaniğimiz, kapalı ve iten auramız …’ Ra Uru Hu Ayak uydurmaya çalışmaktan vazgeçebilirsin sevgili Manifestör kardeşim. Zaten pek de çalıştığın söylenemez de. :) Sen anladın. Hayvanlar aleminin en hızlılarından olan çitayı 🐆 erk hayvanın belirleyebilir ve onun fantastik endamını içselleştirerek yolunda süzülmeyi tecrübe edebilirsin. Ama Ra’nın da belirttiği gibi, koşullanmış zihnini aradan çıkarmayı öğrenmek, senden akan etkiye şahit olma yolunda belki de en önemli etken olacaktır. Sevgiyle ⚡️ Elvin

Yorumlar


  • Instagram
bottom of page