top of page

Ton (3)- Aktif ve Pasif Zihinler

ree

Doğum saatin net mi? Bu yazıda okuyacağın bilgilerin en önemli temeli bu. 

Doğum saati net olmayanlar lütfen okuduklarınızı genel bir bilgi olarak bir rafa kaldırın. Doğum saatinden emin isen, yazıyı okumadan önce beden grafiğinle siyah olan (sağda) Kişilik kolonu arasındaki, sağ üstte bulunan ok işaretine bak. Ok, sola mı yoksa sağa mı bakıyor?  Bunu tespit ettikten sonra yazıyı okuyabilirsin.


ree

Umarım farkındalıklara vesile olur burada okuyacakların.

Bu yazı, 11 Ekim 2024’te paylaştığım, aktif ve pasif zihinbeden kavramları hakkında ve 5 Mart 2025’te paylaştığım aktif ve pasif hayatlar adlı yazıların devamıdır. Eğer daha önce paylaştığım o yazıları okumadıysan, burada yazdıklarıma serbest dalış yapmadan önce lütfen diğer paylaşımlara da bir göz at derim.


Bugün, zihinlerdeki ‘sağ ve sol’ farkına ve çalışma şekillerine değineceğim. Human Design Sistemi’nde kullandığımız ‘sağ ve sol’ kavramları, popüler bilimde rastladığımız ‘sağ ve sol beyin’ algısından tamamen farklıdır. (Bu konuya daha detaylı bir şekilde ‘aktif ve pasif zihinbeden’ başlığıyla paylaştığım yazıda değinmiştim)Beden grafiğimizde varlığımızın yüzeyinde mühürlenmiş olanları görürüz. Yani altta veya ‘içte’ yatanların şekil bulduğu ve somutlaştığı bir sonuç gibi düşünebiliriz beden grafiğimizi. Unu, mayayı ve suyu karıştırdığımızda elde ettiğimiz hamur gibi. Beden grafiği hamuru temsil eder. Ama o hamuru hamur haline getiren bileşenler vardır. Bu bileşenlerden en önemlisi Human Design Sistemi’nde ‘ton’ diye adlandırdığımız bileşendir. Beden grafiğinde sağ ve sol tarafta beliren kolonların içinde kapı aktivasyonları sıralanır. Bir kapı, bireyin ya doğduğu anda mühürlendiği (siyah olan, kişilik kolonundaki) bir özelliğini ya da Güneş’in doğumundan 88 derece önceki konumuyla mühürlediği (kırmızı olan, dizayn kolonundaki) bir özelliğini temsil eder. Her bir kapının potansiyel olarak 6 çizgisi vardır: 25.6, 17.3 vs. gibi. Bu çizgiler o belirli kapının yine çok belirli bir yansımasını temsil ederler. 


Yüzeyin altında ise her bir çizginin potansiyel olarak 6 farklı rengi mevcuttur. Her bir rengin ise 6 farklı tonu. Her bir tonun da 5 farklı bazı vardır. Dolayısıyla, yüzeyde beliren her bir özelliğin toplamda 1080 farklı dışavurum olasılığı ve farklılığı mevcuttur. Toplamda mevcut olan 64 kapının/özelliğin yine toplamında 69120 dışavurum olasılığı mevcuttur. Her bir bireyin beden grafiği ise 26 kapı aktivasyonundan oluşur. Yani, mühürlenmiş olduğun her bir özellik, potansiyel olarak bu 69120 olasılığın birinden oluşur ve bunların farklı kombinasyonlarıyla birlikte eşsizliğinde tam olarak bu şekilde damgalanmış olursun. Bu paylaştıklarımla aslında mekanik olarak neden biricik olduğunu anlatmaya çalışıyorum. :) Burada bahsi geçen yüzey altındaki renk, ton ve baz bileşenlerinden belki de en önemlisi tondur. Ton, farkındalığa açılan potansiyeldir. 

Tasarımlarımızın mimari yapısıdır. Bu yazıda tek tek 6 farklı zihinsel tona değinmeyeceğim. Sadece Kişilik Güneşini ve Dünyanı belirleyen tonlarındaki sol ve sağ ayrımına ve bu konunun önemine değineceğim. 


Bazılarımız sol, bazılarımız ise sağ zihinlerle doğarız. 


İçine doğduğumuz bu düzen ise sol zihinden doğan ve yine sol zihinlere hitap eden ama koşullanmış, yani çarpıtılmış bir frekansta titreştiği için aslında sağlıklı sol zihinlere de hitap edemeyen bir düzendir …


Sol, Human Design Sisteminde stratejik bir kavram olarak ele alınır. Hayatta kalmak adına taktikler geliştiren, etrafına karşı uyanık ve atik olan zihni temsil eder. Yani, aktif bir prensipe dayalıdır. ‘Eskilerden’ geleni temsil eder. Sol zihin odaklı, ilerisini düşünen, fark gözeten, filtreleyen, bildiğini bilen ama bilgiyi alırken eksik alan (dolayısıyla bir şeyi gerçekten bilmek, anlamak ve idrak etmek için o boşluklara tekrar geri dönmesi gereken) bir zihindir.

Karşılaştıklarına siyah - beyaz bir yerden bakabilir.


Örneğin, sol zihinle tasarlanmış bir öğrencinin sınava hazırlanırken aktif bir şekilde çalışması gerekir. Özellikle de ‘eksikliklerine’ geri dönüp onlara iyice odaklanmalıdır. Lakin bu zihin anda her şeyi alabilen değil de belirli konulara odaklanan bir zihinsel yapıya sahiptir. Tüm resmi değil de detayları görür, detaylara odaklıdır. Gördüklerini, aldıklarını, karşılaştıklarını sürekli yorumlayan (ve kontrolü üstlenmeye çalışan) bir zihindir.


Burada, stratejik bir zekaya sahip olan insanlığın tarihini görüyoruz aslında. Sol, eski olanı temsil eder demiştim. Dünyamıza yüzyıllardır şekil vererek, onu dönüştürüp kontrol ederek var olmaya çalıştık. Hayatı kontrol etmeye şartlanıyor olmamız da zaten buradan geliyor. Bugün tamamıyla stratejik varlıklardan oluşmuyor dünyamız. Bu nedenle de bazı sistemlerin artık miadını doldurmuş olduklarını görüyoruz. Aranızda benim gibi sağ zihinle tasarlanmış olanlar, kendilerini sol bir zihinsel yapıya sahip olan bu düzende baskı altında ve zaman zaman yabancı hissetmiş olabilirler.

 Çünkü sol olan, etrafını kollayan ve güvende olup olmadığını denetleyen bir zihindir. Yarını (örnek: emekliliğini), adımları ve taktikleri düşünür. Sağ zihni olan ise özünde böyle düşünmez ve tam olarak bu nedenle de kendinde bir sorun olduğunu düşünmeye koşullanır bu stratejik düzende.


Şimdi de sağ zihinlere bakalım. Sağ, Human Design Sisteminde yeni olanı temsil eden, pasif prensipe dayanır. Sağ zihin, sol zihnin tersine, stratejik olmayan bir düşünme şeklini temsil eder. Bu zihnin bariyeri yoktur. Etrafını kollayan, güvende olup olmadığıyla meşgul olan bir zihin değildir. Dolayısıyla karşılaştıklarını sünger gibi çeker ve depolar.

Açıktır, anda izler, (sorular gelmediği sürece) ne bildiğini bilemez, bilgiyi deneyimle idrak eden ve sindiren bir zihindir.  


Burada öğrenci örneğimize geri dönelim. Sağ zihinle tasarlanmış bir öğrencinin sınava hazırlanmasına gerek yoktur. Derslerde mevcudiyet göstermişse, anda öğretmenini dinlemişse, sınav sorularını görünce bilgiyi olduğu gibi depolamış olduğu kütüphanesinden çıkarıverir. 

Lakin bu zihin anda her şeyi alabilen ve depolayan bir zihinsel yapıya sahiptir. Odaklanmadan tüm resmi alır ve izler. Tam olarak bu sebeple de çok hassas bir zihindir ve kolayca baskılanabilir. Eğer sağ zihnin varsa, onu nelere maruz bıraktığını gözden geçir derim.


Sol zihin görür. Sağ zihin izler. Başta belirttiğim üzere, içinde yaşadığımız düzen sol, yani aktif prensipi çarpıtılmış bir yerden yüceltir. Örneğin ’zeki’ olarak adlandırılan bir zihin, stratejik düşünebilen bir zihindir.

Sağ zihinler de böylelikle ‘şöyle düşünmeliyim, böyle olmalıyım’larla koşullanıp hayatlarına ve benliklerine bir şekil vermek adına (hayatlarını kontrol etmek adına) zihinsel kararlar vermeye derinden koşullanırlar.


Bu noktada, Human Design Sistemi’nin çağrı borusu olan Ra’nın zihinsel farklarımız hakkında söylediklerini paylaşmak isterim: ‘'Kimse beyin/zihin ayrışımının ne kadar değerli olduğunu göremiyor. Aslında insanlığın en mutlak hedefi, eşsiz zihinsel fonksiyonları destekleyen ortamlar yaratmak olmalı. Böyle bir gerçeğin ne demek olduğunu bizler gezegenimizde bilmiyoruz. Her birimizde deneyimlenmeyi bekleyen eşsiz bilişselliğin potansiyelleri yatarken, aksine bizler sadece çok az fark gösteren bilişselliği olan bir kaçını alkışlıyoruz.’' Sağ zihinlere hitap eden genel bir eğitim sistemi yok ne yazık ki dünyamızda. Zaten nerede ‘genel’ var orada bireye ve farklı olana yer yoktur. :) Sınav kavramı başlı başına bir sol zihin ürünüdür mesela. ‘Hadi bakalım, bilgini ölçelim, filtreleyelim, daracık bir yere bakmaya zorlayalım seni!’ Bu yoğun, genelinde öz olmayan düzenle uyumla akıp aynı anda ondan ayrışmanın tek yolu, Strateji ve Otoriteni izleyerek yaşamaktır. Zaten zamanla tasarlanmış olduğunu doğal olarak yaşarken ve deneyimlerken buluyorsun kendini. :)


Ben bunu kendi sürecimden biliyorum. Eğitimdeyken ilk zamanlar öğretmenlerimin aktardıkları her şeyin notunu alırdım. (Bu, bir sol zihin pratiğidir. Çünkü sağ zihin olarak dinlerken bir şeye odaklandığında bütün resmi ve bilgiyi kaçırmış olursun!)


 Zamanla not almamaya başladığımı gördüm. Bilgiyi geri dönüp tekrar okumadığımı, bana bir soru yöneltildiğinde sisteme dair zihnimin derinliklerinde muazzam bilgilerin olduğuna tatminle şahit oldum. Ha, bazen ‘ulan Alzheimer olabilir miyim ben acaba?!’ diye de sormuyor değil bu zihin. 🙂 Çünkü bildiğini - soru sorulmadığı sürece - bilemeyen bir zihindir sağ zihin. 


 Sağ zihin, hiç bir konuda stratejik olmak için burada değildir. 

 Sol, ‘hayatta kalmayı’ düşünmek zorundadır. Bunun için tasarlanmıştır. Konuların üzerinden tekrar tekrar geçmek için, onları filtrelemek için buradadır.


Her iki tarafın da sağlıklı bir şekilde çalışmasına ihtiyacımız var.

 Sol’un kavramsallaştırmasına, sağ’ın ise büyük resmi göstermesine … 


Keyifli görmelerin ve izlemelerin olsun! 


 Sevgiyle 🌷

Yorumlar


  • Instagram
bottom of page