Benötesi bir Role Sahip Olmak
- Follow Your Beat
- 8 Şub 2024
- 18 dakikada okunur

Profilin benötesi bir profil mi? Belki sen benötesi değilsindir ama çok yakınında olan biri ben-ötesidir? Sevgilin? Eşin? Çocuğun? Annen? Baban? Dostun?
Kendi dizaynındaki 5’inci ve 6’ncı çizgilerde bulunan kapılarını anlaman adına da güzel bir pencere açacaktır bu yazı sana. Okumak ister misin? E hadi o zaman!
Bu yazıya tanınmış şahsiyetlerin zamanında sohbet masalarında, dostlarına, röportajlarında falan söyledikleri veya yazdıkları sözlerle başlamak istedim ...
‘İçten gelerek verdiğimizde ve şükranla kabul ettiğimizde, herkes kutsanır.’
- Maya Angelou (6/2 Manifestör)
‘Bir başkasının hayatını daha iyi bir hale getiremiyorsan zamanını boşa harcıyorsun demektir. Hayatın, başkalarının hayatını daha iyi bir hale getirdiğinde iyileşir.’
- Will Smith (5/1 Jeneratör)
‘Gerçek yalnızlık bedensel yalnızlıkla sınırlı değildir.’
- Charles Bukowski (6/2 Projektör)
‘Sen kendi yolunda yürüyorsun. Ben de seninkinde.’
- Leonard Cohen (6/2 Manifestör)
Ben-ötesi olmak. Başkaları için var olmak. Ve o başkalarının senin hayatını şekillendirip senin kendini gerçekleştirmene vesile olmaları. Bu şekilde var olmanın getirdiği yalnızlık.
Çok mu karamsar bir giriş oldu? E iyi hadi o zaman iyimser olalım.
Benötesi olmak. Başkalarına kapılar araladıkça yeşermek. Her kapı aralığında senin için orada bir armağının bulunması. Namının yeşermesi. Erdem sahibi olman …
Hoşuna gitti değil mi? :)
Hayat diye adlandırdığımız bu deneyimin temelinde nasıl dualite yatıyorsa, her canlı gibi, ben-ötesi olan bir birey olarak senin de varoluşunun temelinde bu yatar. Olgunlaşmak, iyisiyle ve kötüsüyle baş etmeyi öğrenmekten geçer.
Gel bakalım Human Design benötesi kostüm ve roller hakkında neler diyor?
(Sonrasında da spesifik olarak 5’e, 6’ya ve aralarındaki ben-ötesi farklara bakacağız)
12 profilden sadece 4’ü (5/1, 5/2, 6/2 ve 6/3) benötesi bir karma yerine getirmek için yaşar. Yani aslında başkaları için yaşar. Benötesi profiller başkalarının hayat akışlarını evirme potansiyeline sahiptirler. Aynı zamanda başkalarıyla etkileşimde olarak kendi hayat akışlarını da evirirler.
Karşılaştıkları her insan (!) kader açısıdan değerli olup onlar için büyük önem taşır.
Ve bir benötesi olarak o insanın hayatına dokunuşun değerlidir. Kendi hayat amacına, tatmine, huzura, başarıya ve sürprizlere ulaşmak adına başkalarıyla etkileşim gerekmektedir.
Yolundaki imkan ve fırsatlar başkalarıyla etkileşimden doğar. İçsel Otorite, yani doğru karar vermeyi bilme, bir benötesi olarak mecburi ve hayati bir mesele olmalıdır! Çünkü hayat kaliten ve yolun direk olarak hayatında kimlerin olduğuna bağlıdır. Doğru insanlar doğru ödülleri getirir sana. Bunun yanı sıra, ‘alakasız’ karşılaşmalar da hayatında muazzam önem taşır! ;)
Benim burada aklıma gelen bir an var kendi hayatımdan. 18 yaşındayım. Babam vefat edeli bir yıl olmuş. Hiç iyi değilim. Bir gün okul sonrası işe giderken kendimi ödüllendirmek adına bir kahve söyleyip güneşli bir meydanda yarım saatliğine oturmuştum. Yanıma yaşlı bir adam yaklaşmıştı. ‘Ne yaşıyorsun bilmiyorum yavrum ama hiç iyi şeyler yaşamadığın belli. Buralardan uzaklaşmak iyi gelir sanki sana. Bir süreliğine uzaklara gitmek ister misin?’ diye sormuştu bana. Çok ‘alakasızdı’ ama hiç de alakasız değildi. Ertesi gün, bir arkadaşım Kanarya Adaları’na gidebileceğimiz bir imkana sahip olduğumuzu söyleyip onunla bu deneyime var mıyım diye sormuştu bana ve bir ay sonra kendimi uzaklarda bulmuştum. Rehabilitasyon yerimdi orası benim 4 ay boyunca. Şimdi ben o amcayla karşılaştığımda, ve bana sorduğu sorunun içimde, hücrelerimde yarattığı o büyük ‘EVEEEET!’ cevabını hissetmemiş olsaydım, ertesi gün arkadaşım sorduğunda çok zihinsel bir yerden karar verip gitmezdim. Çünkü annemi ve kardeşimi yalnız bırakmak istemiyordum 4 aylığına … Dolayısıyla amca bana hayatın sunduğu ve hayatımın ilk evresinde ‘tosladığım’ muhteşem bir karşılaşmaydı!
Neyse, konumuza geri dönelim. Benötesi olanlar, ben-ci profillerin kendi yollarında keşfettikleri gerçekleri yayıp evrenselleştirmek için vardır. Dolayısıyla 5/1 ve 5/2’ler bu sonuçları pratik yollarla evrenselleştirirken 6/2 ve 6/3’ler bu keşifleri bir tık daha ileriye taşıyıp doğrulayıp örneklendirirler.
Benötesi profillerin, ben-ci profillerin keşfettiklerini bilgiye dönüştürme SORUMLULUĞU vardır. Ve zaten benötesi gillerin bir çok kez tökezledikleri durum da budur. Biz benötesi olanları zaman zaman isyankar kılan, karamsarlığa iten ‘başkalarına bağlı’ olma fikri ve bu durumun getirdiği sorumluluklardır.
Burada profil yazılarında da kullandığım ev metaforu üzerinden gideceğim. 1 (1/3 ve 1/4) evin zemin katını, temelini temsil eder. 2 (2/4 ve 2/5) giriş katında cam arkasında gitar çalan ve dışarıdan görünendir. 3 (3/5 ve 3/6) merdivenleri temsil eder, yukarıya çıkmaya çalışır, başka bir yeri keşfetmek ister. 4 (4/6 ve 4/1) balkondan bakandır. 5 (5/1 ve 5/2) İkinci katta camdan dışarı bakıp hem evin içinde olup biteni gören hem de evi sürdürme görevini üstlenendir. 6 (6/2 ve 6/3) evde değildir. Çatıdan ıslık çalarak diğer evlere bakar.
Zihin ben-ötesi çerçevesi olan bir hayatta milyonlarca kez devreye girip başkalarını suçlamaya eğilimli olacaktır. Elbet tabii çoğunluk ben-ci bir hayat akışına sahip olduğundan, benötesi olan kendini bu düzende zaman zaman yorgun hisseder. Dolayısıyla benötesi olmak demek aslında hayatın bir tık dışında kalmak veya hayata bazen dışarıdan bakmak anlamına gelir. Bu da beraberinde ‘yalnızlığı’ ve ben-ci profiller tarafından ‘anlaşılmamayı veya görünmemeyi’ getirebilir. Elde var yabancılaşma.
Benötesi bir profil olarak doğduğun andan itibaren ben-ci süreci gözlemleyip sindirirsin. Dolayısıyla doğal olarak bir gözlem yeteneğin olur. Ki yukarıda belirttiğim gibi, zaten ben-ci profillerin sürecini anlamak zorundasın, çünkü tatminin, başarın, huzurun ve sürprizler ‘onların’ süreçlerini anlayıp, yine onlara yol göstermekten geçiyor senin için.
Ama benci profillerden senin süreçlerini anlamalarını beklememelisin! Anlamak zorunda değiller. Bu nedenle, onların süreçlerini gözlemlerken bir yandan da kendi sürecine odaklanmayı öğrenmeli ve bilmelisin. Bir 6/2 olan Bruce Lee’nin zamanında dediği gibi: ‘Olaylar sizi seçer, ama olay karşısında yaptıklarınızı siz seçersiniz.’
(Gerçi bana kalsa, yaptıklarımı da aslında ‘ben’ seçmiyorum ama bu başka bir yazı konusu ;))
Şimdi buraya kadar paylaştığım bilgilerden hayatına geri dönüp bakmanı isteyeceğim. Ebeveynlerinin dizaynlarını, en azından profillerini bilmek burada çok kıymetli. Kardeşlerinin, en yakınındakilerin vs.
Eğer ben-ci profillere sahip olan ebeveynlerin varsa, büyürken onların ‘bencil’ olduklarını düşünmüşsündür muhtemelen. Seni anlamadıklarını vs. Ben bunun örneğini güzel güzel deneyimlerdim evdeyken. Sözüm meclisten dışarı. :P
Benötesi karşısındakini görür. Ben-ci kendini deneyimlemeye odaklıdır. Benötesi kendini görmekte ve yaşamakta zorluk çekebilir zihine dayalı bir hayat sürdüğünde. Ben-ci karşısındakini görmek için tasarlanmış bir varlık değildir. Burada muazzam bir ahenk var aslında. Birlikte, doğru bir şekilde ilerlediğimizde birbirimize yardımcı oluruz. Suçlamayı tercih ettiğimizde, affedersin, kendi bokumuzda boğuluruz. :)
Evet, bayağı siyah beyaz bir durum var ortada.
Tam bu noktada Ra’nın bu iki farklı görev ile burada olanlar için aktardıklarını eklemek isterim. Sol Açılı bir Enkarnasyon Haçı’na sahip olanlar benötesi bir kişilikle buradalardır. Sağ Açılı bir Enkarnasyon Haçı’na sahip olanlar ise ben-ci bir hayat tecrübesi yaşarlar.
‘Sağ açılı bir kişinin sol açılı olandan çok farklı olduğunu görmek önemli burada. Sol açılı birey, başkalarıyla ilişkilerinde her daim benötesi ve interaktif bir ortam ve alışveriş içinde olacaktır. Her zaman. Ve hiç bir sol açılı birey (veya bireyin hayatı), başkaları olmadan tam olamaz. Bu mümkün değildir. Ama sağ açılı birey tüm bu konuları kendi kendine halletmeli ve keşfetmelidir. Kendi süreçlerini bir başkasıyla paylaşma yoluna doğal olarak sahip değildirler. Örneğin, sevgiyi bir diğeriyle öğrenmek, sağlıklı olmayı bir diğeriyle öğrenmek için burada değiller. Tüm bunları kendi kendilerine ‘keşfetmek’ için buradalar. Sağ açılılar tüm bunları kendi içlerinde bulmak için buradadırlar. Çünkü onların yolculuğu budur. Her zaman.
Sol açılı bireyin sevdiceği bir sağ açılı birey ise, sağ açılı sevgili sol açılı olanın karmasıdır. Ama sağ açılı olan için sol açılı sevgili onun karması falan değildir. Bu anlamda derin bir bağ hissetmeyebilir sol açılıya veya herhangi bir diğerine karşı. Çünkü o ilişkide kendisi için bulunur. Yani her ikisi çok ama çok farklı varlıklardır. Erkek ve kadın olma farkı gibidir buradaki fark.
Bu Dünya’ya enkarne olmamızda, burada olma sebebimizde ve bir diğeriyle var olma hallerimizde çok önemli bir fark mevcuttur. Dünya’nın çoğunluğu sağ açılı bir sürece sahiptir. İnsan türünün evrensel bir kardeşlik ve bilinç geliştirememesinin de sebebi tam olarak budur. Sağ açılı varlık ancak kendiyle bir bağ kurabilir. Yapacak bir şey yok.’ - Ra Uru Hu -
Dolayısıyla ben-ci profillerden benötesi olarak öğrenebileceğimiz EN GÜZEL şey, kendimize odaklanmak ve öz benliğimizi yaşatmaktır.
Ben-ci profillerin kişisel kaderlerini gerçekleştirebilmeleri hayatlarında kimlerin olduğuyla alakalı değildir. Onlarda odak kendi süreçlerindedir.
Benötesi olarak hem dünyaya karışmak için her zaman hazır olup hem de aynı anda dünyaya dışarıdan bakarsın. Başkaları için var olan biri olduğundan yine bu başkaları ve onların çağrıları senin hayatını şekillendirir.
Temeli verdikten sonra şimdi de gel, 5 ve 6’nın spesifik rollerine ve aralarındaki farka bakalım.
5’lerle başlayalım.
5/1 ve 5/2 olmak. Konu 5 ve 6’lar olduğu için profillerin bilinçdışı çizgilerine pek değinmeyeceğim bu yazıda. 5/1 ve 5/2’lerin aralarındaki en önemli ve genel fark, 5/1’in araştırdığı temeli tanımadıklarına ulaştırma ve evrenselleştirme, 5/2’nin ise doğal yeteneklerini tanımadıklarına ulaştırma ve evrenselleştirme potansiyellerinin olmasıdır. Yani ilkinde pratik çözümlerini araştırdığı temellere dayalı olarak oluşturması, sonuncusunda ise pratik çözümlerin doğal yeteneklerine dayalı olarak ortaya çıkmasıdır.
Kurtarıcılar. Bilgiyi geniş kitleye, tanımadıklarına ulaştırabilenler. Kriz durumlarında çağırılanlar. 5’lerin işi hiç de kolay değil. Neye göre kolay değil? Zihne göre tabii. ;)
Ev metaforumuzu hatırlarsak, 5 hâlâ evin bir parçasıdır. Ve bu anlamda evin tek ve asıl benötesi olanıdır; 6’nın durumu birazdan göreceğimiz üzere biraz daha farklıdır. Diğer çizgilerin edindikleri temelleri, doğal yeteneklerini, keşiflerini geniş kitleye ulaştırmakla görevli olanlardır 5’ler. E bu da epey bir yük ve sorumluluk anlamına gelir. 5’in altındaki çizgiler 5’i ‘E hadi, şu duruma son noktayı sen koy bakalım. Ulaştır şu elimizdekileri insanlara.’ diye çağırırlar.
5’i daha iyi anlayabilmek adına diğer 4 çizgiye de kısaca bakmak lazım. 1’den 5’e kadar evrimi görürüz aslında. Yani, bu çizgilerin bulunduğu heksagramın/kapının evrimini. Burada mükemmelleştirilen ve tamamlanan bir süreç vardır. 1. çizgi temeli araştırır; 2, o heksagramın doğal bir şekilde akmasını sağlar (temelin doğal bir şekilde akmasını tetikler); 3, o heksagramda değişiklikler yapmak ister ve keşiflere ulaşır (yani temeli düzenlemek ister); 4 ise 1, 2 ve 3’ün süreçlerini her birine aktarır ve edinilen bilgiyi yine 1, 2 ve 3 arasında yayar (bu nedenle tanıdıkları üzerinde etki yaratabilendir) ve 5 ise hepsinin sürecini (yeni düzenlemeyi) daha geniş kitleye, yani diğer heksagramlara yayar. 5, çağırıldığında ve konuyu idrak ettiğinde insanlara ulaşıp ‘bak, elimde şöyle güzel bir şey var. muhteşem bir şey bu. işine yarayabilir.’ diyerek heksagramın temalarını tanımadıklarına ulaştırır. Heksagramın konusu her ne ise.
Somut bir örnek. Geçtiğimiz yıllarda ünlü bir modacının temel analizini yapmıştım. Kişilik Güneşi 57.5 idi bu kişinin. 57, estetik kapısıdır. Dolayısıyla varlığına çok uygun bir iş yaparak, moda ve estetiği geniş kitlelere ulaştıran bir 5/1 kendisi. Böyle düşün. Heksagramın konusu her ne ise, onu yayandır 5 profili. Başka bir örnek verelim; Mesela Kişilik Güneşi 1.5 olan biri.
1’inci kapı ‘yaratıcı’ diye adlandırılır IChing’de. 1.5’i olan biri de yaratıcılığını yayan ve yaratıcılığıyla tanımadıklarına hitap eden olabilme potansiyeline sahiptir.
4’üncü çizgi de benötesi bir kalite taşır ama ben-ci bir motivasyonu ve yolu vardır. 4’ün ben-ötesi kalitesi de 1, 2 ve 3’ü bilgilendirme ve aralarında yakınlık sağlayarak bulunduğu heksagramın/kapının konusunu dışavurma isteğini uyandırmasıdır. Bu anlamda 4’üncü çizgi 1, 2 ve 3 ile 5’inci çizginin arasındaki köprüyü oluşturur. Dolayısıyla çevresinde, kendi kapısını/heksagramını kullanarak etki yaratabilendir. Örneğin Kişilik Güneş’i 1.4 ise, çevresinde yaratıcı kişiliğiyle etki yaratan biri yapar bu onu. 48.4 ise, derinliğiyle çevresi üzerinde etkilidir ve derinliğini çevresi üzerinden dışa vurmaya çalışan bir oportünist yapar bu onu. Açıklayıcı oldu mu? Uzun lafın kısası, 4’üncü çizgi 1, 2 ve 3’ü etkileyebilir. Ama 5 ve 6, 4’ün etki alanının dışında kalır.
5, elçilerin profilidir. ‘Ürünü’ diğer heksagramlara ulaştırabilendir. Ve kendi heksagramı tarafından ‘hadi, çık ve yay bakalım elimizdekileri. baştan çıkarıcılığını kullan, gaza getir onları, karizmanı kullan ve ulaştır elimizdekileri onlara!’ diye motive edilir. 4 gibi kendi heksagramı üzerinde bir etkisi yoktur ama tanımadıkları üzerinde muazzam etki yaratabilir. Bu nedenle de sürekli yeni insanlara ulaşmak, yeni insanlarla tanışmak bir 5 için çok ama çok sağlıklıdır. Etkisi bu şekilde artar. Bu öyle kolay bir görev değil elbet. Neden mi? E çünkü BEKLENTİ ve BASKI yaratan bir durum söz konusu. 1, 2, 3 ve 4, 5’e beklentilerini yükleyip yansıtırlar. ‘Bizi kurtar’ beklentisidir bu, konu her ne ise. Yani yine 1.5 örneğinden gidecek olursak. Bu insan yaratıcılığını geniş kitlelere ulaştırırken belki bir yandan da ailesi ondan bu süreçte maddi ve manevi destek talep edecektir. Ve bu beklentilere 5 ya edindiği pratik temellerle ya da doğal yetenekleriyle karşılık vermeyi öğrenmelidir. Burada İçsel Otoritesiyle hareket ettiğinde çarmığa gerilip yakılmaz 5. Çünkü İçsel Otoritesi onu, onun için doğru olan, pratik ve dürüst kalmasını sağlayan beklentilere götürür.
5 karşısındakinde kendisini ilgilendiren konular hakkında ilgi yaratmak için vardır.
Bunun yanı sıra 5 kurtarıcılığını sergiledikten sonra geri çekilmesini de bilmelidir! Bu onun fiziksel ve ruhsal sağlığı açısından çok ama çok önemli bir durumdur! Olay mahalline çağırıldığında inmelidir. İşi bitince de sahadan uzaklaşmayı bilmelidir. Yine 1.5 örneğimizden ilerlersek, yaratıcı bir projeyi geniş kitleye ulaştırdıktan sonra bir süre yeni bir temel oluşturmak için sahalardan uzaklaşmalıdır. Bu uzaklaşma onu çekici kılar ve tekrar çağırılmasına sebep olur.
Ben eğitim alırken hocalarımdan biri çok güzel bir durumla özetlemişti 5’in rolünü. İki dağ arası bir vadide yaşayan ve bir süre orada konaklayacak olan göçebe bir kabile düşün. Kabilenin bireyleri görevlerini yerine getiriyor ki kabile hayatta kalmaya devam edebilsin. 5 kabilenin reisidir. Bir gün, bir anda kara bulutlar belirir vadinin üzerinde ve kabilenin yetkin kişileri (4’ler) 5’in çadırına gider. ‘Kara bulutlar geliyor. Yağmur mu yağacak? Eşyaları toplasak mı?’ diye 5’e sorarlar. 5 dışarı çıkıp havaya bakar. ‘Bence bir sıkıntı olmaz, geçer gibi duruyor ama bir dakika verin bana’, deyip dağın tepesine çıkar. Orada 6 vardır …
5’in bu hayattaki görevini anlayabildin artık sanırım. Her daim pratik ve dürüst kalmayı bilmelidir. Beklentilere dürüst ve pratik karşılık veremediğinde kabile tarafından parçalanır. ;) Çok mu vahşi oldu? Öyle ama. İmajı zedelenir. 5’ler bunu iyi bilirler! Ünlü yazar ve 5/1 profili olan Erich Kaestner’in zamanında yazdığı gibi: ‘Boksörlerin dediği gibi, yumruk yerken sağlam durmalısınız. Yumruk yemeyi ve sindirmeyi öğrenmelisiniz. Yoksa hayatın size attığı ilk tokatta nakavt olursunuz. Çünkü hayatın eli ağırdır, beyler! İnsan böyle tokat yediğinde, buna hazırlıklı değilse, küçük bir karasineğin öksürmesi bile yeter, burnunun üzerine iki seksen uzanı verir.’ ;)
Bu anlattıklarım 5’in hayatının pratik yanıdır. Biraz da psikolojik dünyasına bakalım. Empati kuralım yani.
Gözlerin sürekli üzerinde olduğu bir hayat, sürekli ‘hadi gel bize el uzat’ beklentilerini hissettiren bir hayatla başetmek için sağlam bir ruh hali gereklidir. 5’ler çok iyi birer motivasyon koçlarıdırlar. Yetenekli övgücüdürler. İyi güzel de, peki ya onları kim motive edecek?!?
Kendileri. 5/1, edindiği temel sayesinde güvensizliğini otoriteye ve öz değere çevirmeyi öğrenmelidir. Kendiliğinden bunu öğrenmeyi seçmezse, hayat tıpış tıpış öğretir bunu ona. 5/2 doğal yeteneklerine güvenmeyi ve onları yaşatmayı öğrendiğinde kendi kendini motive eden ve başkalarının onu motive etmesine ihtiyaç duymayıp muhtaç olmayan bir varlık haline gelir.
Benötesi olmak böyle bir şey. Bu yüzden benötesi profillerinin yolu 1, 2, 3 ve 4 çizgilerinden çok çok daha farklıdır. 5 başkalarını görebilen, motive edebilen, yardım edebilen bir profilken, 5’i altındakiler (1,2,3 ve 4) onu tam anlamıyla göremezler. Böyle bir dünyada yaşamak bir 5 için sence nasıl hissettirir ona kendini? Bi düşün bakalım … zihin için kolay olmayabilir elbet.
Ondan beklenilen, hem insanların hallerinden anlamasıdır hem de hallerden anlamasının da ötesinde o halleri iyileştirmesidir. Onun halinden kim anlayacak peki? Kendisi. Bu nedenle ben-ötesi olan 5’in derinlerde bir yerde kendini ara ara ‘hayatın ve insanların yükü altında’ yalnız hissetmesi gayet normaldir. Bu durumu bir yük, bir problem gibi görmek yerine kendini güçlendirmeye odaklanmalıdır. Bu yolda da Strateji ve Otorite çok işe yarayan birer araç olurlar! 5, heksagramın tüm umut ve beklentilerini sırtında taşıyıp aynı zamanda kendini geliştirmeyi de bilmelidir. Double görevi vardır yani hayatta.
Benim hayatımda bir çok 5/1 ve 5/2 var. Hikayeleri ve temel sıkıntıları da genelde kendi tutkularının peşinden gitmek ile sürekli bir kriz ortamına başkaları tarafından sürüklenmek arasında bulunmalarıdır. Böyle bir hayata sahip olmak insanın zaman zaman şüphe dolu, paranoyak ve huzursuz olmasını da beraberinde getirir. Azıcık şüphe ve kuşku sağlıklıdır bir 5 için. Çünkü evet, genelde insanlar ona ulaştıklarında bir beklenti, bir plan ile ulaşırlar. 5 bunun çok farkındadır! Ve önemli olan her beklentiye karşılık vermek değil de, onun için değerli olana enerjisini harcamasıdır. Beklentileri de Strateji ve İçsel Otoritesini kullanarak sırtlamalıdır. İçsel Otoritesi ona doğru çağrıları, doğru insanları ve doğru kriz durumlarını getirir. Ve orada kurtarıcılığını çok temiz bir şekilde sergileme olanağı sunar. Böylece hayat onu namını yeşerterek ödüllendirir. Ve sonrasında en azından bir süreliğine kafası rahatlar ve bu esnada kendi tutkularının ve temellerinin peşinden gidebilir - bir sonraki çağrı gelene kadar. :) Geri çekilmeyi bilmek burada devreye giriyor.
Kurtarıcılığını sergilemesi için bir çağrı olmadığında, 5 kendine odaklanıp, temelini ve doğal yeteneklerini güçlendirmek için kullanmalıdır geri çekilmeyi. Bedenini ve ruhunu rahatlatabileceği güzel zamanlar olur bu geri çekilme dönemleri. Bu şekilde ilerlediğinde kendini ne yalnız hisseder - çünkü kurtarıcılığını sergilediğinde hayat onu ödüllendirmiş olur - ne de güçsüz. Böylece, zamanla ve sağlam adımlarla inanılmaz karizmatik ve güçlü bir varlığa dönüşür. Kendine yetebilen, başkalarına da yetebilen bir kahraman olur!
Bu nedenle ‘niye ben? neden hep ben?’ diye sızlanmak yerine, İçsel Otoritesini uygulayarak kahraman olma yolundaki minik adımları atmaya başlamayı tercih etmelidir. Çünkü dünya ile paylaşabilecekleri inanılmazdır 5’lerin.
HD sistemini bizlere getiren Ra bir 5/1 Manifestördü. Hiç birimiz onu tanımadık. Dünya’nın böyle bir araçla tanışmasına vesile oldu bu adam. Hayatlarımıza nasıl dokundu?! 5’in gücü işte böyle bir şey.
Eveeet. Sıra da 6 var.
6’ya bakarken çok daha farklı bir pencereden bakman gerekecek.
6/2 ve 6/3 olarak bu hayatı deneyimlemek. Bu bedende var olmak. Bu iki profilin genel olarak aralarındaki fark, 6/2’nin doğal yeteneklerini keşfedip ve uygulayıp, dünyaya ve insanlığa örnek olması, 6/3’ün ise deneysel tecrübe ve keşiflerinin neticesinde hayatta kalan ve bunlarla tarafsız baş edebilme gücünü örnekleyen olmasıdır.
Ev metaforuna dönelim. 1, 2, 3, 4 ve 5 evdedirler. Evin önemli parçalarıdırlar. 6 eve ait değildir. 6 çatıdan diğer evlere bakar. Bu metafor 6’nın varlığını çok güzel yansıtan bir örnek gerçekten. Bir film metaforu da kullanabiliriz aslında burada (çünkü 6 için hayat bir film izleme durumu gibidir). 6, filmi izleyendir ve diğer tüm çizgiler filmin aktörleridirler. 6, bu filmi izler ve sonunda yorumlarını yazar. Eleştirmendir. Ve herkes eleştirmenden ‘iyi’ bir yorum yazmasını ister ve bekler (BASKI!). :)
Bir 6 için her zaman şu soru vardır ‘Katılayım mı? Yoksa katılmayayım mı?’ Hayatının ilk 28-30 yıllarında katılmanın ne demek olduğunu deneyimlemiş olan bu profil, 30’undan sonra ne kadar ‘katılmak’ istese de doğasında uzuun süreler bir olaya, bir duruma ‘katılmak’ artık yoktur! Bu anlamda, profiller arasından filme DAHİL OLMAYAN TEK profildir 6/2 (6/3, 3’ünden dolayı sürekli hikayeye çekilir).
E hal böyle olunca 6 diğer profiller tarafından uzak ve ilgisiz olarak görülür. Diğer profiller gibi 6 ‘fark yaratma, dünyayı değiştirme veya dünyayı daha iyi bir hale getirme’ motivasyonuna sahip değildir. Bu durum 6’yı diğerlerinden gerçekten farklı kılar. Diğer her çizginin bir ajandası, bir planı vardır! 5 dahil. 1 - temel oluşturma dürtüsüyle hareket eder, 2 - doğal yeteneklerini paylaşma dürtüsüyle, 3 - yolunda gitmeyenleri düzeltme ve değiştirme dürtüsüyle, 4 - temellerini dışa vurarak tanıdıkları üzerinde etki yaratma dürtüsüyle ve 5 - elindekileri evrenselleştirme ve yayma dürtüsüyle hareket ederler. 6’nın bir motivasyonu yoktur. 6, bunun üzerinde, bunun ötesinde durandır. Yani hikayenin bir parçası değildir.
Hikayeyi dışarıdan izler, gözlemler ve diğerleri arada 6’nın bakış açısını almak için ona ulaşabilirler, böylece 6’nın paylaştıklarıyla gerçekleri değişebilir ve içinde bulundukları hikayeyi belki de ilk defa 6 sayesinde dışarıdan görme şansına sahip olurlar. Peki ya 6 madem katılmıyor, madem motivasyonu yok, o zaman rolü her şeyi olduğu gibi kabul etmek midir? Bunun cevabı hem evet hem de hayır.
6 ona ulaşanlara kendi hikayelerini daha büyük ve uzak bir yerden bakma olanağını sağlar. Böylece ona ulaşanların farkındalıklarını - konu her ne ise - yükseltir. Yani başkaları için vardır. Aynı zamanda da kendisini deneyimlemeyi öğrendiği bir süreçten geçmelidir.
6’nın ‘ben bunu gördüm, yaptım, deneyimledim ve tekrar etmek istemiyorum’ tavrı vardır. Ve gözlemlediklerinin arasında yürüyebilen bir profildir kendisi. 6 gözlem halini hiç bir zaman yitirmez. Yani hikayeye karışsa bile bir yanı hep gözlemdedir. Ben bunu bir 6/2 olarak hep şöyle deneyimlerim. 6 olmayı sembolize eden çok iyi bir görsel vardır. Beden ötesi deneyim görsellerini bilir misin?
İnsan uzanmıştır yere ve aynı anda ruhani bir versiyonu o bedenden dışarıda kalır veya çıkmaya çalışır. Aynen böyle hisseder 6 hayatı ve kendini gözlemlerken. Sürekli bu haldedir. Evet, kafası her hangi bir madde kullanmadan zaten hep iyidir bunun. ;)
Şaka bir yana, peki 6 hiç katılmaz mı? Ânın içinde olamaz mı? Olabilir elbet ama bu katılım hali ortamda, durumda, ilişkide ancak iki büyük temel mevcutsa ortaya çıkar bir 6 için. Bu iki temelde GÜVEN ve İNANÇTIR. Ve bunun da ötesinde kendileri hakkında düşündüklerine ve onlar için hikayenin içinde bir samimiyetin olup olmamasına bağlıdır. Seçicidir yani bunlar.
Bir 6 kendinden şüphe duyduğunda veya başkalarından şüphe duyduğunda kendini tamamen kapatabilir. Hatta varoluştan, evrenden, tanrıdan (BİR’i her ne şekilde adandırıyorsan artık) şüphe duyabilir. Gerçek ve samimi bir güven durumu varsa katılır. Ama katılmak, yukarıda da belirttiğim gibi, ondan doğal olarak akan bir durum değildir. Dolayısıyla kendisini uzaylı gibi hisseder, farklı hisseder ara ara.
6 gözlemlerken gündemsiz ve plansız gözlemler demiştik. Yani her şeyi olduğu gibi kabul etme potansiyelini ve yeteneğini barındırır. Ama aynı şekilde, ona olduğu gibi yaklaşılmasını ister. Ve ona bu şekilde yaklaşılmadığında, yani çok naif ve saf bir yerden yaklaşılmadığında, 6 kopar. 6 kendini soyutlar. 6 duvarlarını örer. 6’ya ulaşamazsın. 6 sana dokunmaz. Ve onu çok yüzeysel bir yerden deneyimlersin. Dolayısıyla 6’lar tüm heksagrama çok özel bir şey öğretir aslında farkında olmadan.
SAMİMİYETİ. Birlikte OLmayı. Kasıtsız, koşulsuz, plansız, programsız sadece OLMAK.
Ve bunu bu dünyaya katmak için tasarlanmıştır 6’lar. Şimdi öz olmayanın hayatını şekillendirdiği bir 6 elbette çoooook zorlanır. Çok hassas varlıklardır aslında. Dışarıdan öyle görünmese de. Ancak ayak uydurmasına gerek olmadığını, yani katılmak için sürekli çabalamanın ne kadar gereksiz olduğunu farketmeye başladıktan sonra rahatlar.
6 içinde bulunduğu heksagramla değil de bir sonrakiyle ilgilenir. Yani örneğin benim Kişilik Güneş’im 2.6 … dolayısıyla 2’nin getirdiğ konular; alıcı olmak, yön getirmek vs. değil beni ilgilendiren şey bu hayatta. 2’den sonra 23 gelir. Bireyselliği, bilgiyi açıklayabilmek, aktarabilmektir 23’ün olayı. Dolayısıyla tüm bu yazıları seninle paylaşıyor olmamın arkasında senin yönüne bir katkıda bulunmak, senin ve kendi yönümü değiştirmek değil de bilgiyi paylaşmak, bireyselliği güçlendirme motivasyonuyla ortaya çıkıyor.
Ve bir motivasyonum da yok. Yok. Bu paylaştıklarımla ne daha fazla para kazanmak istiyorum. Ne yeni takipçiler istiyorum. Ne de bilmem ne … ben bunu zevk aldığım için, eğlenceli olduğu için, enerjim buna aktığı için yapıyorum. Bu da benim filme ‘katkım’. Çünkü bu araç sayesinde katılabiliyorum hikayeye ve çok samimi bir katılım aracı bu benim için. :) Sci-fi filmi sahnesinde konuşan bir figür gibi oldum. (seçim yok)
Ama bir yanım hikayenin içinde değil. Bir yanımın bu diğer yanımın yaptıkları umrunda değil. Beni yakından tanıyanlar bilirler. Ben Human Designı sadece bir araç olarak görüyorum, Astrolojiyi, bilimi, felsefeyi, psikolojiyi vs. birer araç olarak gördüğüm gibi. Anlatabildim mi buradaki ‘motivasyonsuzluğu, ajandasız olma halini’? Yazdıklarıma, söylediklerime ve paylaştıklarıma güvenmişsin veya güvenmemişsin benim için önemli değil. Çünkü güvenip güvenmemek, uygulayıp uygulamamak sana kalmış. İşine yarıyorsa ne âlâ. Hayat senin hayatın. Ben sadece sevdiklerimi, içimden gelenleri ve bana ulaşanlara değer verdiğim için paylaşıyorum. :)
Şimdi, 6’nın içinde hep şöyle bir his olur. ‘Buraya ait değilim, buraya da ait değilim’. Uzaylı olma hissi de buradan doğar zaten. Zorlandığı konu da budur. Bir ayağının içinde bulunduğu heksagramı aşıp ilerlemek onun için bir mücadeledir. Burada olmasının sebebi de budur. Bir dönüşüm geçirip, ilerleyip ona ulaşanlara dokunmak, örnek olmaktır. Bulunduğu heksagramı yalayıp yutup bir diğerine geçmektir.
Somut bir şekilde yine kendimle örneklendireyim bunu senin için. 2.6’yım dedim. Ama 23’e bakıyorum. Yani hayat beni yön, kimlik ve sevgi konularında çatımdan çekecektir aşağıya katılmam için. Kolumdan tutan bir güç var orada. Diğer yanım da 23’e, yani bireyselliğe bakıyor. Tüm bunların dışında olabilmeye. Dolayısıyla benim hayatımın mücadelesi de bu oluyor. Kendimi, tüm tuhaflıklarımla ve ‘norm dışı’ hal ve tavırlarımla yaşayabilmeyi öğrenmem (bu yolda birilerinin bana kızmasından korkmadan - tanımsız SP - aceleci olmadan - tanımsız Kök - kendimi kanıtlamaya çalışmadan - tanımsız Kalp vs. ve bu yolda ÖRNEK olabilmem.
İnsanlar 6’nın bu bir ayağı burada, bir ayağı başka bir yerde durumunu hissettiklerinden, 6’lara karşı farklı bir yaklaşım beslerler. Yani bir 6’nın varlığı senin içinde, sen farkında olmasan da, ona karşı bir saygı uyandırır. Çünkü 6’larda onlarda olmayan bir şeyin olduğunu sezer insanlar. Zaten 6’nın büyük resme ve BİR’liğe hizmeti de tam olarak bu. Diğerlerine dünyevi mücadeleleri hakkında daha genel ve bütünsel bir bakış açısı sağlayabilme potansiyelleridir. Yani 1’den 5’e kadar olan süreci evrim diye adlandırdığımızda, 6 o evrimi mükemmelleştirmek adına ASIL nelere ihtiyaç duyulduğunu görebilen ama ona ulaşılmadığı sürece serçe parmağını bile kıpırdatmayan bir elçidir. :)
Göçmen kabile örneğine dönersek. 5, kabilesine ‘bir dakikaya dönüyorum’ deyip dağın tepesine, yani 6’nın yanına çıkar. 6, dağın tepesindeki pozisyonundan dolayı, vadinin her yerini görür. Uzakları da görür. Ve bulutların nerede başlayıp nerede bittiğini görür. Böylece 5’e ‘yok hayır, sadece burada oluşmuş bulutlar, birazdan dağılırlar’ dediğinde, 5 vadiye iner ve ‘hiç bir yere gitmiyoruz, dağılacak bulutlar birazdan’ der kabilesine. 5 ve 6’nın arasındaki özel bağ da budur. 5’i diğerleri göremez ama 6, 5’i de görendir. Bulut demişken, bir 6/2 olan Jimi Hendrix’in şöyle bir sözü vardır: ‘Bulutları görmeden alacakları biçimleri önceden kestiremezsiniz.’
- kabile örneğime çok uydu.
Dolayısıyla 6’nın potansiyeli heksagramın ‘bilge yaşlısı’ olabilmesidir. Dağ tepesindeki aziz olarak adlandırılır.
İyi bir eleştiri alma ve hayatlarına farklı bir yerden dokunma ihtiyacına sahip olma durumu 6’nın üzerine yansıtılan beklentilerdir. Bu da ağır bir yük olabiliyor. Çok büyük bir baskı. Çünkü 6 karşındakine negatif bir yorumda bulunduğunda o yorum 6’yı değil de karşısındakini zedeler. 6 bunun çok ama çok farkındadır. Bu nedenle sürekli ‘doğru davranışa sahip olma - yani mükemmel’ olma baskısı yaşar. Gözler hep üzerindedir.
Hayatında ve yakınında 6/2 veya 6/3’ler varsa, bu insanların seni sürekli gözlemlediğini hissedebilirsin. Sanki sana biri mercekle bakıyor gibi hissettirebilir bir 6 seni. Özellikle de duygusal ilişkilerde. Bir 6 ile beraber olmak bu yüzden hiç de kolay bir şey değildir. Çünkü seni ‘ideal’ bir partnere dönüştürme ve ‘ideali’ yaşama eğilimi olacaktır - bu ideal tabii rölatif olup onun kendi doğasına, algısına, hikayesine vs. bağlıdır. Sözlü bir şekilde dile getirilmese de sürekli yargılandığını vs. hissedebilirsin bir Rol Modeli sevgilin veya arkadaşın varsa. AMA şunu bilmelisin. 6 özünde yukarıda belirttiğim yerden gözlemler ve yargılar. Herhangi bir gündemi yoktur. Tabii bu durum özünü yaşadığında böyle sağlıklı olur. Özünü yaşamayan bir 6, son derece manipülatif bir güce dönüşür ve yapıcı değil de yıkıcı olabilir. Ki herkesten çok kendini yıkar aslında. Çünkü saf ve samimi doğasını hissetmesine rağmen buna karşı kürek çekiyorsa, er ya da geç bu öz olmayan hal ve tavırlar eline patlar. Ama eğer masumiyetini ve samimiyetini yaşayan bir 6 partnerin veya arkadaşın varsa, bil ki seni gündemli, planlı bir yerden yargılamaz. Sana zarar vermek için seni yargılamaz. Senin içindeki ilahi güzelliği görüyordur belki ve senin kendinde göremediğin ışığı gördüğü için yaptıklarını yargılıyordur …
6’lar övgüyü taklit edemeyen varlıklardır. Onlardan övgü beklenmemelidir. Karşısındakinde güveni ve inancı bulduğunda, saflığı gördüğünde kendini inanılmaz açıp seni övgü yağmuruna tutabilir. Ama ona beklentiyle veya bir gündemle yaklaştığında o oyunun bir parçası olmayı tercih etmeyip geri çekilecektir.
Ayrıca 6’nın neden 3’e bölünmüş bir hayatı var, biraz da buna bakalım. Bir tarafı burada, bir tarafı da başka bir yerde olma hali içinde yaşadığımız düzende pek bir zor. Dolayısıyla hayat ona farklı yollarla kendini deneyimleme imkanı sunar. Bu tarafı derinden deneyimlediği, sonra diğer tarafı da derinden yaşadığı ve netice olarak dengeyi bulabilmeyi öğrenmesi için 3’e bölünmüş bir hayat yaşar. Çünkü onun gücü ve bu hayatta öğrenmesi gereken şey hayatın ve başkalarının dramlarına kapılmamak ama aynı zamanda buradan da aşırı kopmamaktır.
AMA ben-ötesi olduğu için, başkaları sayesinde adım atıp dengede kalmayı öğrenebilir! ;) Tadaaa. Öyle kendime has, kendime buyrukluk falan yok - hayat izin vermez. 6’nın hayatını da - 5’lerde olduğu gibi - başkaları tarafından şekillendirilir. Ona ulaşanlar onu ve hayatını şekillendirir. Dolayısıyla hayatına insanları Strateji ve İçsel Otoritesini uygulayarak sokmalıdır. İlişkilerine bu şekilde başlamalıdır. Ancak böyle doğru insanlar girer hayatına. Ama ona iyi gelmeyen insanları da hayatından çıkarmayı bilmelidir. Şöyle düşünelim, 6 kendi halinde takılırken, danışılan olduğundan, ona sürekli düşük frekansta titreşen insanlar geldiklerinde onun hassas iç dünyasını etkileyecektir bu düşük titreşim. Saflığını, naifliğini ve samimiyetini yitirmesine sebep olacaktır etrafındaki bu güçler. Dolayısıyla hayatının ve kendi yolunun kalitesi hayatındaki insanların kalitelerine direk bağlıdır!!!!!!
6’nın kendi içsel süreci ve hayata bakış açısı diğerlerinden bu denli farklı olduğu için ve süreci öğrenmek için yaşayan biri olduğundan, ondan bir şey istediğinde ona ulaşman gereken sen olursun. 5’den biraz daha ballıdır 6 bu anlamda. Çünkü olay mahalline inmesi gereken değildir 6 - o çatıdadır. Ama onun da zorlu mücadelesi hem burada hem de buranın ötesinde var olmayı öğrenmek, yani bir denge kurmaktır. Ve işte bu süreci de 1, 2, 3, 4 ve 5 anlayamaz. Diğer 6’lar anlar. Zaten bu yüzden kibirle, yukarıdan bakmayla vs. suçlanır buncağız genel kitle tarafından. Bu 6’nın ruhunu yaralar. Ve hayat ona bunları da umursamamayı öğretir zamanla. Amacı zaten kendini olduğu gibi yaşamayı öğrenmektir. Çünkü onun yolu içinde bulunduğu heksagramda kalmak, yani vadide bulunan kabilenin içinde kalmak ve onun bir parçası olmak değildir. Kabileyi ve vadiyi aşıp ilerisine adım atmaktır. ;)
Bu şekilde yaşayan, kendi gücünün farkında olup ajandasız hareket edebilen, dünyeviliğin içine hapsolmak yerine dünyeviliğin ötesinde yatanı görebilen ve her şeyi olduğu gibi kabul edebilen bir varlık olduğunda ne mi oluyor insan? İlahi bir örnek olur. İnsan olmanın en mükemmel halini sembolize eder. Kendinin örneği olmayı... Bu da 6’nın yolu ve ulaşabileceği en nihai potansiyeldir.
Böyle …
Umarım 5 ve 6’ları yakından anlamanı sağlamıştır bu yazı. Her hangi bir sorun varsa, lütfen sormaktan çekinme. :) Ayrıca bir benötesi olarak veya benötesi yakınları olan biri olarak var mı paylaşmak istediğin bir deneyimin, gözlemin? Veya konu ile alakalı sormak istediğin bir soru?
Bu yazıyı yine 5 ve 6 profilleri olan tanınmış insanların sözleriyle bitireceğim.
“Hayatımda iki büyük kaza oldu. Biri tren kazasıydı. Diğeri de Diego. Diego çok daha kötü bir kazaydı.’’ ― Frida Kahlo (5/1 Manifestör)
‘Sevginin gücü, güce olan sevgiyi yendiğinde, dünya barışı tanıyacak.’ - Jimi Hendrix (6/2 Jeneratör)
‘Bir kişi bireycil ilgilerini insanlığın geniş ilgilerine hapsetmesinin üzerinde yükselene kadar yaşamaya başlamamıştır.’ - Martin Luther King (5/1 Jeneratör)
‘Her bir parça önemlidir ve bütünün oluşmasına katkı sağlar. Tıpkı çıkrığın düzgün çalışması için bu minik yaya gerek duyulması gibi, bireyler de toplumun bütünleyici parçalarıdır. Hiç kimse gereksiz ya da önemsiz değildir. Ancak birlikte varlık gösterebiliriz.’ - Mahatma Gandhi (6/2 Jeneratör)
:)
Sevgiyle 🌷
Yorumlar