top of page

23/43 Düğümleri: Ayrışma ve Çeşitlilik

Var olma deneyimimizin güzergahını belirleyen düğümlerimiz, genel olarak hayatlarımızın oynandığı sahneleri ve bu sahneleri renklendiren figüranları temsil ederler. 


İçinden geçtiğimiz ve bizler için dönüştürücü güçleri olan deneyimleri sahneye koyan I’Ching kapıları, yani özellikleridir düğümler. 

Her birimiz, farklı farklı konu ve olaylara, yine farklı pencerelerden şahit olur ve böylece hayat amacımızı tecrübe etmek için hayatın kendisi tarafından destekleniriz


Dolayısıyla düğümlerini, ilerlediğin yöne ve yola şekil veren sahne unsurları, hikayeler ve figüranlar olarak algılayabilirsin. Hayat yolunda yürürken karşılaştığın durumlar, deneyimler, kişiler, sorunlar ve görmen gerekenlere ışık tutar düğümlerin …

ree

23. kapı: (bilinenden/kaideden) Ayrı Durma/Ayrışma

Bu düğümlerde de, 20/34 düğüm ekseninde olduğu gibi, birlikte bir kanal oluşturan iki özelliğe bakıyoruz. 43/23, Strüktür/Yapılandırma kanalı: ‘Bireyselliğin dizaynı; Dahilikten acayipliğe giden halleri belirleyen bir potansiyeldir.


Kanal oluşturan düğümler çok sabit çalışırlar. Bu ortamda, birey 80 yaşına da gelse etrafında kaide dışı olanlar, bireysellik ve çeşitlilik hep olacaktır. Kanal oluşturmayan düğümlere baktığımızda, bireyin hayat yolundaki odağı bir noktadan diğerine geçebiliyor zaman zaman. Örneğin, (16) becerilere enerji harcamaktan (9) detaylara odaklanmaya evrilen bir yol gibi.


Ama düğümler bir kanal teşkil ettiğinde o güzergahın konuları her daim sabit işler. Birey zihinsel kararlar neticesinde adımlarını attığında, bu gibi sabit bir ortam onu elbette çok rahatsız edebilir ve böylece kaçmak isteyebileceği bir ortam olabilir. Ama bu kendinden kaçmaya çalışması anlamına gelir :)


Yeni bir düzen kurmak

23’üncü kapı, ayrışanı ve normun talep ettiği (ahlak) kurallarının dışında hareket edeni temsil eder; Rave I’Ching bu özelliği şöyle açıklar: ’Ahlak-sızlık: İyiyi ve kötüyü ayırmayan. Anlayış ve farkındalığın rehberliğinde çeşitliliği kabul eden’

43’e baktığımızda ise, yeni bir düzenin kurulması gerektiğini görürüz. Çeşitlilik hakkına sahip olma ihtiyacı yatar burada.


Dolayısıyla 43/23 düğüm ekseni, farkın ve emsalsizliğin kutsal kabul edildiği ve yüceltildiği ortamlar sunar. Strüktür kanalına düğüm ekseni olarak sahip olmak demek, yeni bir düzenin oluşturulmaya çalışıldığı ve böylece verimliliğin arttırılmasının hedeflendiği bir sahnenin içine (ve o sahnenin içinden) doğmak demektir. Bu sahne beraberinde belli mücadeleleri getirir.

Bir takım şeylere uymak ve uymamak, uyumlanmak ve uyumlanmamak, benzer olmak ve olmamak arasında git gelli bir mücadele yaşar birey. Bu mücadelelerin sebebi ve asıl hedefi ise bireyi uyumlanmaktan uzaklaştırıp yeni bir düzen oluşturmasını ve böylece var olana çeşitlilik getirip bir süreci daha verimli ve bireysel bir hale getirmesini sağlamaktır. 


Bu sahne bir çok topluluk tarafından hoş görülmeyecektir. Ama düzenimizde 23/43 enerjisi bastırıldıkça ve bireyler normal olmaya, yani kaideye uyumlanmaya çalıştıkça, özünü yaşamayan ve homojen bir topluluk haline geliriz. Genel ahlak kurallarına ve değerlerine uyarak yaşamak … tektipleştirir ve homojenleştirir!


Bu düğümlerle, topluluğu bireysel anlamda değiştirmeye bir eğilim ve çeşitliliğin güzelliğini aktarma ihtiyacı olacaktır. Bu düğümlere sahip olmak demek, kendin olmayı öğrenmek demektir. Ve kendin olmayı öğrenme yolunda belki ilk etapta homojenleşmen, yani etrafına uyumlanman gerekebilir … buradan doğan bir farkındalıkla bireyselliğini (yani yeni bir düzen) yaratma ihtiyacın doğabilir. Veya tam tersi, bu homojen dünyayı görüp ters hamleler yapmana (yeni düzenler kurmana) sebep olabilir.


Seni ‘doğru bildikleri’ düzen ve kurallara çekmeye çalışan insanlar olacaktır bu sahnede. Ama gel gör ki, senin olayın zaten ahlak-dışı, kaide dışı davranmak ;) … biraz iddialı geliyor bu kulağa evet, ama öyle :)

Yani kaidenin dışında kalmayı öğrenmek.

23/43 benim de dizayn düğümlerim olduğundan, kendi gözlemlerimi de kısaca eklemek istiyorum buraya. Öncelikle düğümlerimizin bireysel bağlamda tam olarak nasıl tezahür edeceklerini ancak Kişilik ve Dizayn Güneş ve Dünya'larımızla birlikte (Enkarnasyon Çaprazı'mızın konusu dahilinde) yorumladığımızda görürüz. Ben bu ‘uyumlanma ve uyumlanmama’ arasındaki git gelleri çok net gözlemliyorum kendi hikayemde.

Başkalarının benim için belirledikleri kurallara uyduğum zamanlar oluyor bu düğümlerle. Sonra zaman içerisinde bu uyumlanma halinin benim bireysel ışığımı söndürdüğünü fark ediyorum. Genelde bu duruma işaret eden, uyumlanma neticesinde gördüklerim karşısında canımın sıkılmaya başlaması oluyor. Dolayısıyla doğal olarak ayrılıyorum ve böylece ayrışıyorum ilk etapta 'asimile olduğum' o kişiden, mekandan, organizasyondan veya ortaklıklardan. 

Tam da burada insanlar bana kırılabiliyor, öfkelenebiliyor veya hal ve tavırlarıma müdahale etmeye çalışabiliyorlar; yargılayabiliyorlar mesela ‘tü kaka Elvin, tü kaka!’ diye :) … her birine gülümsüyorum artık, çünkü onların bana karşı bu tavırları beni bireyselliğimde güçlendiriyor … ve yeni bir düzen, kendim için daha verimli bir düzen oluşturmama vesile oluyor. Dolayısıyla, zihnime ne kadar zor gelse de bu yargılanmalarla, ‘ahlak - lılarla’ uğraşmak zorunda kalmak, aslında bir o kadar da, kendimi gerçekleştirme yolu bağlamında onlara ihtiyaç duyuyorum … çünkü tasarımım gereği gruplardan ve topluluklardan ayrışan bireyselliğimi keşfetmek için buradayım ('statükoya meydan okuma' Enkarnasyon Çaprazı'nda doğmuş biri olarak).


Seçim yok. :)


Keyifli gözlemlerinin olması dileğiyle, sevgiyle. 🌷



Not: Yazıda kullandığım beden grafiği Human Design Sistemi'nin çağrı borusu ve kurucusu Ra Uru Hu'ya ait.

Yorumlar


  • Instagram
bottom of page